Aşağıda psikiyatrist Kelly Brogan tarafından kaleme alınan gıda duyarlılıkları ve enflamasyonların depresyon, anksiyete ve benzeri psikiyatrik rahatsızlıklar gibi belirtiler verdiğini anlatan Forget everything you think you know about mental health isimli makalesinin geniş çeviri özeti yer almaktadır. Referans bilgilerini bu çevirinin dibinde bulabilirsiniz.
Zihin sağlığı ile ilgili bildiğinizi sandığınız herşeyi unutun! – Kelly Brogan, M.D.
Doğum sonrasında psikiyatri servislerinde çile çeken Annie’nin gözyaşları dökerek anlattığı hikayesini dinlerken midemde sempati ve öfke karışımı duygular hissettim.
‘’K..nopin gibi bağımlılık yapan bir ilacı almak konusunda endişelerimi ifade ettiğimde üç ayrı psikiyatrist söylediklerimi dikkate almadı. Tedavim başlayalı iki yıl oldu, dört değişik psikotik ilaç alıyorum ve kendimi bu tedaviyi başlamadan öncekinden daha kötü hissediyorum.’’
Annie ilk bebeğinin doğumundan sonra üç ay kalp çarpıntısı, uykusuzluk, tetikte bekleme, sinirlilik, eklem ağrısı ve saç dökülmesi gibi bir dizi fiziksel şikayetler yaşaması üzerine psikiyatri servislerinin vaat dolu koridorlarını ziyarete başlamıştı. Hiç kimse onun kan değerlerine bakmadı, diyeti hakkında sorular sormadı, yada onun bedeni ve bedenin işleyişindeki farklar hakkındaki sayısız gözlemlerini umursamadı. Ona tepeden inme bir şekilde psikotik ilaçlar reçete edildi. Kadınların ve insanların bundan daha iyisini hak ettiğine inanıyorum.
Bana depresyon ve anksiyete tedavisi için gelen hastaların çoğu bazı cevaplar aradıkları için geliyorlar. Onlar NEDEN debelendiklerini bilmek istiyorlar. Malesef reçeteci psikiyatristlerin yada ilk müdahale doktorlarının onlara sunduğu açıklama en iyi halde serotonin dengesizliği ile ilgili bazı indirgemeci açıklamalar olmaktadır. Ben artık bu hastalara ilaçlar ile ömür boyu sürecek bir ilişki sunmadan önce onlara saygı ile hakikati anlatmak gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle bazı temel konuları ele alalım:
Depresyon Serotonin Eksikliği Değildir.
İlaç firmalarının kanıta dayalı olmayan iddialarının reklam kampanyaları şeklinde doğrudan tüketiciye ulaşması ve ilaç firmalarının suç ortağı FDA’nın buna izin vermesi sayesinde kamuya depresyonun kaynak nedeninin serotonin eksikliği olduğu hakkında çok basitleştirilmiş bir masal anlatılmıştır. Depresyonun anti-depresan ilaçlar ile düzeltilebilecek bir serotonin eksikliği durumu olmadığını gösteren bilgileri aşağıda dikkatinize sunuyorum:
- Depresyon ile düşük serotonin arasında bağ kuran tek bir çalışma dahi yoktur. (1)’e göre depresyondan muzdarip hastaların çok küçük bir bölümünde düşük serotonin düzeyleri görülür.
- St..lon adıyla pazarlanan ve serotonin geri alımını arttıran bir antidepresanın diğer tipteki (yani serotonin geri alımını azaltan tipteki) anti-depresanlar ile eşdeğer ölçüde etkili olduğu görülmektedir.
- Serotonin düzeylerinin (örneğin triptofan alımının azaltılması yoluyla) manuple edilerek azaltılması sürekli bir depresif sendroma yol açmamakta veya gelecekte bir rahatsızlık öyküsü yaratmamaktadır.
- Bu ilaçlar irritabl barsak sendromundan, bipolar rahatsızılığa, anoreksiden obsesif kompulsif bozukluğa kadar inanılmayacak kadar geniş bir dizi non-spesifik rahatsızlığı tedavi etmek için kullanılır.
- Dr. Irving Kirsch ve Fournier tarafından yapılan meta analize göre anti-depresanların en şiddetli depresyonlarda aktif plasebo etkisi yardımı ile rol oynadığı anlaşılmaktadır.
Merak ediyor olabilirsiniz: Peki, o halde nasıl oluyor da antidepresanlar milyar dolarlık bir endüstriye dönüşebiliyor ve pek çok arkadaşınız nasıl oluyor da antidepresanlardan fayda sağlayabiliyor?
Bazı araştırmacılar anti-depresanların yan etkilerinin yol açtığı iyileşme beklentisinin ciddi bir aktif plasebo etkisi yarattığını söylemektedir. ( bilindiği gibi kontrollü ilaç deneylerinde kontrol grubuna verilen plasebo aynı yan etkilere yol açmadığı için tam anlamıyla uygun bir kontrol gerçekleşmiş olmamaktadır. ) örneğin (2) deki makale anti-depresan ilaçların plasebo etkisinin ötesinde sadece %10 etkinliği olduğunu söylemektedir. Ayrıca tüm bunlara ilaç firmalarının ilaç çalışmalarının olumsuz sonuçlarını örtbas etmesi gibi faktörler de eklenince ilaçlara ödediğiniz paranın boşa gidip gitmediğini sorgulamaya başlayabilirsiniz. Anti-depresanların yararsızlığını , uzun vadeli risklerini, intihar eğilimi doğurmalarını ve şiddet içeren davranışlarda artışa yol açtıklarını da dikkate aldığınızda özünde davul tozu , minare gölgesinden farksız bir mucize ile karşı karşıya olduğunuzu daha iyi kavrarsınız.
Peki sorun serotonin eksikliği değilse nedir? Cevap enflamasyondur!
Google’da enflamasyon teriminin 41 milyonun üzerinde aratılması boşuna değildir: Bugün enflamasyon Amerikalılar’ı saran hemen her kronik hastalığın temelinde yatıyor görünmektedir. Kimin kalp rahatsızlığı yada obsesif kompulsif bozukluk geliştireceği üzerinde ana belirleyici faktörün genetik zayıflıklar olduğu düşünülür, oysa birçok araştırmacı depresyon konusunda enflamasyonun en önemli bileşen olduğundan emindir. Nasıl ki ateşli bir hastalıkta (hastalığa karşı bağışıklık sistemimizin tepkisi olan) ateşi düşürmenin hastalığın (asıl kaynak nedeni olan) altında yatan enfeksiyonun tedavisinde hiçbir yarar sağlamayacağını biliyorsak, aynı şekilde depresyon semptomlarını bastırmaya yönelik tedaviler asıl rahatsızlığı tedavi etmede fayda sağlamaz ve rahatsızlığın uzamasına yol açabilir.
(3) te görülebileceği üzere ilaca cevap vermeyen hastaların spesifik bir alt kümesinde ölçülebilir enflamasyon markörlerine rastlanmaktadır. Hepatit hastalarına verilen inte…ron gibi ilaçların (istatistiksel olarak) anlamlı seviyelerde depresyon ve hatta intihara neden olduğunu biliyoruz. infliksimab gibi, hatta aspirin gibi anti-enflamatuar ajanların semptomların ortadan kalkmasına neden olabildiğini de biliyoruz. Miller ve Raison gibi araştırmacılar bir dizi olağanüstü makalede , depresyonu sosyal geri çekilme, yorgunluk, iştah kaybı,hareketsizlik gibi unsurların eşlik ettiği bir “hastalık davranışı” olarak kavramlaştırmayı ele almıştır. (4) teki gibi son meta-analizler depresyon ile CRP, IL6 ve TNFalfa gibi enflamatuar sitokinlerin düzeylerini ilişkilendiren en az 24 çalışma belirlemiştir.
Enflamasyona neler yol açar?
Vücutta beyni etkileyebilen enflamasyonlara nelerin yolaçabileceği mükemmel bir kitabın (5) konusudur ve liste oldukça uzundur , ancak benim pratikte en sık gördüğüm unsurlar şunlardır:
Şeker
Neredeyse her paketlenmiş gıda da vardır. Cidden. Etikete bakınca şunları göreceksiniz — Şeker, kristal fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubu, şeker kamışı– Farklı adlandırılmış olabilir ama neticede hepsi şekerdir. Vücut fruktoz ve glikozu farklı yollarla kullanır. Ancak fruktoz yedi kat daha fazla glikasyon (yağ ve proteinleri paslandırma) ürünlerine veya iltihaba yol açan yapışkan protein kümelerine neden olabilir. Şeker duygu durumu bozukluğu ve anksiyeteye yol açmasının yanı sıra, damarlarımıza, bağışıklık sistemize, hormonlarımıza, barsaklarımıza ve hücre duvarlarımıza zarar verir. (6)
Besin Duyarlılıkları
Buğday,arpa,çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten (7), soya ve mısır alerjik gıdalar olarak belirlenmiştir ve akıl yürüttüğümüzde melezleme,genetiğini değiştirme, işlemden geçirme gibi yollarla bu gıdaları ve işlenmiş süt ürünlerini (8) bağışıklık sistemimiz tarafından istenmeyen bilgiler taşıyan bir hale (yani daha da allerjik bir hale) getirdiğimizi görmekteyiz. Gluten (ve işlenmiş süt) tam sindirilemediğinde barsak bariyerini aşabilen ve enflamasyona yolaçacak şekilde beyin ve bağışıklık sistemini uyarabilen peptidler oluşturmaktadır.
TDDP Yorumu: ”Süt ve Buğday neden bu kadar zararlıdır” daha iyi anlamak için okuyunuz!
Otoimün tepki
Bu ülkede (ABD) otoimmün hastalıkların salgın halinde olması sistemimize çevresel etkenler kaynaklı bir saldırı olduğunun doğrudan bir göstergesidir. Vücudumuz kendisini çevreden ayırt etmeye barsaklarda başlar ve ana savunmayı orada yapar. Ama malesef savaş orada bitmez ,otoimmün bozuklukların genellikle psikiyatrik belirtileri de vardır. Bunun oldukça mantıklı bir izahı vardır – vücudun bağışıklık sistemi, olmayan bir düşmana saldırınca beynin mikrogliya olarak adlandırılan bağışıklık hücreleri de vücut bağışıklık sistemini takip ederek olmayan düşmana saldırıya geçmektedir. Yaygın enflamasyonun yol açtığı belirtilerin yanısıra, Hashimoto tiroiditi (9) gibi otoimmün hastalıklar da enflamasyonun dokulara verdiği hasarlardan kaynaklanan belirtiler verir. Düşük veya düzensiz tiroid işlevi anksiyete, depresyon, neşesiz duygu durumu, bulanık düşünme, metabolizma değişiklikleri ve yorgunluğa neden olabilir. (10) da belirtildiği gibi bazen gebelikte tiroid antikorları olan kadınlarda doğum sonrasında depresyon gelişmektedir.
Bir Psikiyatriste başvurmadan önce
Diyet
30 günlük bir eliminasyon diyeti yapın. Tahıllar, mısır, soya, baklagiller, süt ürünleri gibi enflamatuar besinlerden uzak durun.
Peki ne yiyeceksiniz? Ekolojik olarak yetiştirilmiş otlak hayvanlarının eti, (kültür değil) yaban balıkları, yumurta, meyve, sebze ve kuru yemişleri yiyebilirsiniz.
TDDP Yorumu: meyve ve sıkma meyve sularında da bol şeker vardır, çok az (günde bir porsiyondan az) miktarda tüketin!
Eğer bu yukarıdaki duyarlılığa yolaçan enflamatuar besinleri diyetin dışına çıkartmak yeterli olmaz ise o halde domates, biber, patlıcan, patates gibi it üzümü familyası sebzeleri, yumurta ve kuruyemişleri de diyetinizin dışına çıkartın, zira bu besinler de enflamasyona yol açabilir. Eğer gözünüz korktuysa sadece gluten ve süt ürünlerini dışlamakla başlayın, bu da zor geliyorsa sadece gluteni dışlayarak başlayın.
İyileştiren gıdalar:
Hindistan cevizi yağı
Beyni beslemek için kolay sindirilebilen bir yakıt olarak 1-2 yemek kaşığı ilk hasat hindistan cevizi yağı takviyesine başlayın . Enflamasyon varsa ve şekeriniz dengesizse beyin hücrelerine enerji sağlamak ve açlıktan kurtarmak için bu etkili bir yöntem olabilir.
Zerdeçal
Bu baharatın son zamanlarda Pr..ac isimli antidepresan kadar kadar etkili olduğu gösterilmiştir. Zerdeçal ile yemek pişirirken emilim şansını arttırmak amacıyla karabiber ve yağ (kırmızı palmiye yağı, hindistan cevizi yağı, zeytinyağı yada ghee (Ç.N. Türkiye’de sade yağ ,urfa yağ ) ) kullanın.
Fermente Gıdalar
Yararlı bakteri kaynağı olarak doğal olarak fermente edilmiş lahana turşusu, kimçi, ve turşu gibi gıdalara ek olarak (eğer süt ürünleri duyarlılığınız yoksa) doğal kefir ve yoğurt gibi fermente süt ürünlerini tüketmek istenmeyen patojenlerden korumak amacıyla bağırsağınızı yeniden eğitebilir. Yeni bir çalışmada (11) bu bakterilerin gerçekten beyin işlevlerini etkilediği gösterilmiştir.
Çevrenizi toksinlerden arındırın
Bağışıklık sisteminin ayağa kaldırılması için önemli bir yoldur. Bağışıklık sisteminin daha az uyarılmasını sağlar.
- Hava ve suyu filtreleyin,
- Parabenler, TEA, parfüm (fitalatlar), sodyumlauril / loret sülfat, triklosan gibi bilinen kanserojen ve endokrin bozucu ürünleri almaktan kaçının,
- Ekolojik yöntemlerle yetiştirilmiş otlak hayvanlarının et ürünlerini tüketin,
- Evde sirke, kabartma tozu gibi malzemelerle kendi temizlik ürünlerinizi imal edin yada benzer basit ürünleri satın alın,
- Plastik kapları ısıtarak yeme veya içmeden kaçının,
- Cep telefonu kullanmaktan kaçının,
- Işlenmiş gıdalar ve şekerlerden kaçının,
- Yüksek civa içeren balıklardan kaçının,
- Herhangi bir tıbbi müdahalenin risk ve faydalarını irdeleyin
Vücudun kendi kendinisini iyileştirme gücüne izin verin
Ben engeller kaldırıldığında vücudun sağlık dengelerini oturtarak kendi kendisini onarma yeteneğini her zaman takdir etmişimdir. Yukarıdaki faktörlerin birçoğunun yanı sıra travmalar, dinlenmeksizin çalışma , sürekli meşguliyet hali, toplumsal dayanışma eksikliği gibi stres faktörleri vücudun kendisini iyileştirmesinin önünde önemli engeller oluşturmaktadır. Hergün 10-20 dakikanızı rahatlamaya ayırın (olmadı iki dakikanızı!) altıya kadar sayarak derin nefesler alın ve derin nefesler verin. Havanın kalp yoluyla içeri ve dışarı aktığını ve şükran duygusu oluşturduğunu düşünün. Bu yöntemin avantajları HeartMath Enstitüsü tarafından iyi incelenmiştir.
TDDP Yorumu: ”Eiriu Eolas Stres Kontrolü, Şifa ve Gençleştirme Programı ‘ isimli Türkçe çevirisi olan basit bir meditasyon programı için bkz. http://tr.eiriu-eolas.org/
TDDP Yorumu: Bu konuyu son derece iyi bir şekilde tamamlayan ”Ketojenik Beslenmeye Genel Bakış” isimli çevirimize de göz gezdirin: http://www.tddp.org/ketojenik-beslenmeye-genel-bakis/
Çeviren: Taş Devri Diyeti Platformu
Bu belge: http://www.tddp.org/zihin-sagligi-ile-ilgili-bildiginizi-sandiginiz-herseyi-unutun-kelly-brogan-m-d/
KAYNAKLAR:
1) http://journals.plos.org/plosmedicine/article?id=10.1371/journal.pmed.0030240
2) http://psycnet.apa.org/index.cfm?fa=buy.optionToBuy&uid=1999-11094-001
3) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23200297
5) http://www.amazon.com/Isnt-Brain-Working-Revolutionary-Understanding/dp/0985690437
6) https://www.youtube.com/user/KellyBroganMD?feature=watch
7) http://www.mdpi.com/2072-6643/5/3/771
8) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21176030
9) http://www.thehealthyhomeeconomist.com/thyroid-disease-as-a-psychiatric-pretender/
10) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/m/pubmed/23167615/?i=5&from=/23567594/related
11) http://newsroom.ucla.edu/releases/changing-gut-bacteria-through-245617