DÜŞÜK KARBONHİDRATLI BESLENME, DOYMUŞ YAĞLAR VE KOLESTROL SAĞLIĞA ZARARLI MIDIR ?

///DÜŞÜK KARBONHİDRATLI BESLENME, DOYMUŞ YAĞLAR VE KOLESTROL SAĞLIĞA ZARARLI MIDIR ?

DÜŞÜK KARBONHİDRATLI BESLENME, DOYMUŞ YAĞLAR VE KOLESTROL SAĞLIĞA ZARARLI MIDIR ?

Şu sıralar gazete haberlerinde diyet kitapları yazarı bir profesörümüzün dolandırılması nedeniyle  ”dolandırıldığına göre önerdiği beslenme yaklaşımı da  yararsızdır!”  yada ”düşük karbonhidrat yemeyi önerdiği ve uyguladığı için hipoglisemi oluşmuş ve  kafası çalışmamıştır!”  gibi hatalı akıl yürütme ve hatalı etik yaklaşım örneklerine tanık oluyoruz.

Öncelikle sadece bilgi verme amacı taşıyan platformumuzun böyle bir kişisel tartışmanın tarafı olmak istemediğini belirtelim. Buna karşılık (muhtemelen) kişisel husumetler sonucu ortaya çıkan ve gazetelerde yeralan bu eleştirilerin bizim de savunucusu olduğumuz Düşük Karbonhidrat Yüksek Yağ oranlı beslenme yaklaşımlarına zarar vermesini istemeyiz , bu nedenle konunun sadece beslenme yaklaşımını ilgilendiren kısmı için bilgi vermek isteriz:

Uzun yıllar boyunca düşük karbonhidrat yüksek yağ (DKYY) diyetleri anaakım sağlık otoriteleri tarafından günah keçisi yapıldı , kalp ve damar hastalıklarının baş sorumlusu ilan edildi. Buna karşılık yansız (yani tohum ve tarım ilacı üreticisi şirketlerin yönlendirmediği ve dolaylı yada dolaysız olarak etki altında bırakmadığı ) araştırmalar bu çeşit diyetlerin faydalarını ortaya koymaya başladı ve geçenlerde ilk defa bir devlet (İsveç) resmi otoritesi bu çeşit diyetin yararlarını resmen kabul etti. Bkz: http://www.sott.net/article/268279-Its-official-Time-to-drop-hazardous-low-fat-guidelines

Dr. Wolfgang Lutz gibi doktorların otuz yılı aşkın klinik deneyimleri Düşük Karbonhidrat ve DKYY diyetlerinin tip II diyabetten, crohns hastalığına varana kadar pek çok hastalığa iyileştirici yönde etki ettiğini yıllar önce ortaya koymuştu: (bkz.  http://de.wikipedia.org/wiki/Lutz-Di%C3%A4t )

Düşük Karbonhidrat ve DKYY diyetlerin sözkonusu sağlık faydalarının bazılarını aşağıda yeralan altı grafik oldukça çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır, lütfen gözatınız:  http://authoritynutrition.com/6-graphs-the-war-on-fat-was-a-mistake/

Örneğin şu sıralar Dr Vincent Castronovo’yu referans göstererek palmiye yağının kötü olduğunu söyleyen yazılar sosyal medyada geziniyor, ana medyada bu karalama kampanyalarını daha önce sırası ile tereyağ, yumurta, hindistan cevizi yağı ve organik gıdalar için de yaptılar. Ülkemizde yetişmediği için ve ülkemiz (şimdilik) zeytinyağı zengini olduğu için pek sözünü etmiyoruz ama palmiye yağı TDD açısından bakıldığında sağlıklı yağlardandır. Karalama kampanyasına itibar etmeyin. Palmiye yağı tüketiminde sağlığa zararından ziyade etik bir sıkıntı vardır, bazı ülkeler yağmur ormanlarını keserek yerine palmiye ağacı dikmektedir. Her gıda da olduğu gibi kaynağını sorguladığınız, ekolojik yöntemlerle kimyasalsız ve ilaçsız yetiştirildiğini bildiğiniz, etik yöntemlerle doğaya ve insana saygılı olarak yetiştirildiğini ve işlendiğini bildiğiniz sürece palmiye yağı zararlı değildir tam tersine şifa kaynağıdır. Bu vesile ile yağlar konusunda oldukça iyi bir makaleyi dikkatinize sunuyoruz:  http://www.tddp.org/yaglar-dumanlanma-noktalari-kullanim-yerleri/

Dünya Sağlık Örgütü gibi ana akım otoriteler palmitik asidi kalp damar sağlığı açısından olumsuz değerlendirmektedir. Aynı şeyi tereyağ ve yumurta için de yapmışlardı, itibarları geri iade edildi, palmitik asidin de itibarının iade edileceğini düşünüyoruz. Tüm ana akım sağlık otoriteleri tohum/tarım kimyasalı üreticisi lobinin ve ilaç lobisinin manuplasyonu altındadır, bazı iddialarının yeterince ikna edici bilimsel kanıtı yoktur, daha ziyade zırvalama propaganda karışımıdır, biz TDD yapanlar bunu yıllardır biliyoruz. Palmitik asit adı üstünde palmiye yağında ve iç yağında bulunur, dünya sağlık örgütüne göre her iki yağ da zararlıdır. Prof. Dr. Ahmet Aydın ise iç yağını sağlıklı yağlar arasında değerlendirmiştir. Biz insanlar da aşırı karbonhidrat tükettiğimizde fazla karbonhidratlar palmitik aside dönüştürülerek iç Yağı olarak depolanır. ( dikkat!!! buradaki neden sonuç ilişkisini görmeye gayret edin! Göbekli insanların göbeğinde palmitik asit deposu vardır ama göbeklenmenin nedeni palmitik asit değil aşırı karbonhidrat tüketimidir!) Muhtemelen Dünya sağlık örgütü buradaki neden sonuç ilişkisini ters yüz ederek zırvalamıştır. Hatırlarsanız önceki yıllarda çok sağlıklı bir yağ olan hindistan cevizi yağının damarları tıkadığı ile ilgili haberler çıkıyordu. Şimdi aynı şeyi palmiye yağı için yapıyorlar.

 

Peki o halde kolestrol ve doymuş hayvansal yağların zararlı olduğu efsanesi nereden çıktı? Bu sorunun cevabı oldukça uzundur, dilerseniz bu başka bir yazının konusu olsun ama şu kadarını söylemekle yetinelim, bu efsanenin çıkmasının altında bazı tarım ve gıda lobilerinin kötü niyetli manuplasyonlarını aramanın yanısıra bir gerçek payı da vardır, bunu Prof.Dr.Kenan Demirkol hocamızın Vatan gazetesinde  Mine Şenocaklı ile yaptığı röportajdan  bir alıntı yaparak açıklayalım:

Tereyağ en değerli yağ, hatta zeytinyağından bile değerli. Tabii sütünden tereyağ yapılan hayvan merada otla besleniyorsa… En zehirli yağ, eğer o hayvan endüstriyel olarak hiç gün ışığı, ot ve yeşillik görmeden besleniyorsa… Günümüzde yaygın olarak uygulandığı gibi. Maalesef bugün marketlerden sağlıklı bir terayağ satın almak mümkün değil”

Doymuş yağ tedariği konusunda  Prof.Dr.Kenan Demirkol’un yukarıda altını çizdiği ”yağın ekolojik yöntemlerle yetiştirilmiş otlak hayvanlarından elde edilmesi” hususuna dikkat ettiğimiz sürece  Kolestrol ve doymuş yağları  tüketmenin zararlı olmadığını  gösteren bizim bulabildiğimiz bazı çalışmalar aşağıda yeralmaktadır :

  • Maria Linder’in Nutritional Biochemistry and Metabolism kitabından bir alıntı beslenme yoluyla alınan yağların kandaki trigliserid seviyelerinin yükselmesinden sorumlu olmadığını gösteriyor:

”The major portion of diatery fat (which has entered the lymphatic system) slowly enters into the bloodstream (as chylomicrons) through the throacic duct, thus preventing large scale changes in the lipid content of peripheral blood”

  • Gedgaudas’ın Primal Body Primal Mind kitabından bir alıntı da kandaki trigliseridlerin yükselmesinden yağlardan ziyade aşırı karbonhidrat tüketiminin sorumlu olduğunu gösteriyor:

”Excess carbonhydrates in the diet are readily converted to triglycerides and enter the bloodstream soon after a meal. When I see a blood chemistry report with elevated triglycerides, I know I am looking at the profile of a carbovore”

  • 347,747 adet süje üzerinde yapılan bir başka çalışma doymuş yağların koroner kalp hastalığına ve kardiovasküler hastalığına yol açmadığını gösteriyor, kaynak: ”Meta-analysis of Prospective Cohort Studies Evaluating the Association of Saturated Fat with Cardiovascular Disase” Siri Torino, The American Journal of Clinical Nutrition, January 2010
  • Framingham Heart Study 30 yıllık data 35-64 yaş arası kolestrol 205-234 mg/dl olan insanlarla 235-265 mg/dl olan insanları kıyasladığında erkek kadın toplam bin kişideki ölüm sayıları 18 e 18 yani eşit!
  • Aslında asıl amacı muhtemelen kolestrolü günah keçisi yapmak olan fakat 1994 yılındaki genişletilmiş çalışmada karbonhidrat tüketimini de gözönünde bulunduran ”seven countries” çalışmasına göre kolestrol ile  tüm hastalıklar (dikkat sadece kalp hastalıkları değil!) arasındaki korelasyon 0.12 dir! yani ilişki yoktur!

Paleo kalın!

Derleyen : TDDP

Bu belge: http://www.tddp.org/dusuk-karbonhidratli-beslenme-doymus-yaglar-ve-kolestrol-sagliga-zararli-midir/

By |2019-01-11T22:36:14+00:00Ocak 3rd, 2016|Paleo Diyeti Diğer|