TAŞ DEVRİ DİYETİNDE BİTKİ TOHUMLARI

///TAŞ DEVRİ DİYETİNDE BİTKİ TOHUMLARI

TAŞ DEVRİ DİYETİNDE BİTKİ TOHUMLARI

 

 

Bitkilerin amacı soyunu sürdürmektir, bu nedenle bitkiler meyveleri cazip ve  uzaktan kolayca farkedilebilecek görünümde ve lezzetli olacak şekilde evrimleşmiştir. Bitkinin amacı, cazip gözükmesini sağladığı meyvesini bir hayvanın (yada bir insanın) yemesini sağlamak, ardından hayvanın (yada insanın) meyve ile birlikte yediği ama sindiremediği çekirdekleri (tohumları) dışkısı ile birlikte dışarı (toprağa) atması ve gübre vazifesi gören dışkının içinden tohumların yeni bir bitki filizlendirmesi olarak özetlenebilir.

 

Bu doğal mekanizma çok değil geçen yüzyıla kadar iyi kötü işlemekteydi, günümüzde genellikle hayvanlar özgürce beslenemediği  ve gezemediği için toprağa değil ahırına dışkılar, dışkısı en iyi ihtimal ile yapay gübre yada biyoyakıt üretiminde kullanılır, zaten dışkısında sindirilmemiş bir tohum bulunmaz çünkü hayvanlar suni beslendiği için bütün tohum yeme şansı bulamaz, bulabilseydi de bu tohum hibritleme yada genetik mühendislik sonucu elde edilmiş kısır bir tohum olacağı için filizlenmezdi, çünkü artık toprağa sadece tohum firmalarının sertifikalı hibrit yada GDO tohumları atılır, insan dışkılarının da kendisini bulduğu yer çoğunlukla kanalizasyondur. İnsan dışkıları da çok nadiren toprak ile buluşur.

Bunları hatırlatmamız belli yaştaki takipçilerimiz için belki de gereksiz idi ancak arada geçen 20-30 senede meyvelerin doğadan ve ağaçlardan değil market raflarından gelen endüstriyel ürünler olduğunu zanneden kuşaklar yetiştiği için bu gereksiz hatırlatmaları yapma gereği duyduk.

Burada milyonlarca yıldır işleyen ancak son zamanlarda endüstrileşme nedeniyle gözümüzden kaçan bu doğal mekanizmada tohum bitkinin soyunun devamı açısından anahtar önemdedir. Tohum bitkinin soyunu sürdürmek için kendisini meyvesi ile birlikte yiyen hayvan yada insanın sindirim sisteminden sindirilmeden çıkmayı başarmalıdır. Dolayısı ile tohumlar bunu (yani sindirilmeden dışarı çıkmayı) başarabilmek için bazı doğal savunma mekanizmalarına sahiptir, örneğin bakterilerin mantarların kendisini çürütmesini önleyen antibiyotik özellikleri, böceklerin , parazitlerin kendisini yemesini önleyen ve onları  öldüren pestisid özellikleri, kendisini yiyen hayvanın sindirmesini önleyen sindirim durdurucu özellikleri vardır. Tüm bu özellikler inekler gibi dört midesi olmayan insanlarda alerji ve duyarlılık yaratan özelliklerdir.

Günümüzde insanların yediği bitki tohumu çeşitlerine  örnekler verecek olursak:

  • Tahıllar                                 ( Buğday, Arpa, Çavdar, Pirinç, Mısır vs. )
  • Baklagiller                            ( Mercimek, Fasulye, Soya, Yer fıstığı vs. )
  • Kabuklu yemişler                 ( Ceviz, fındık, badem, antep fıstığı, ay çekirdeği vs.)
  • Meyve çekirdekleri              (  Kabak çekirdeği, karpuz çekirdeği vs.)

 

TOHUMLARDA BULUNAN KARBONHİDRATLAR

Dr. Wolfgang Lutz’a göre karbonhidrat alımını günde 60-72 gram ile sınırladığınızda (yani öğün başına 20-24 gram ile sınırladığınızda) pek çok kronik hastalığın belirtilerinde gerileme görülmekte ve karbonhidratları sınırlandırma yaklaşımı hasta olmayan sağlıklı insanlar  için de yaşlanmayı önleyici ve sağlık koruyucu bir etki yaratmaktadır!

Şekerlerde, gazozlarda, tatlılarda, abur cuburlarda, meyvelerde, meyve sularında,  nişastalı sebzelerde, pilavlarda, mısır ürünlerinde, tahıllarda, baklagillerde, az da olsa kuruyemişlerde karbonhidrat bulunur.  Karbonhidratlar parçalanarak şekere dönüşür, kana karışan şeker insülini tetikler, insülin düzeyi  anabolik ve katabolik yönde tüm hormon dengesini kontrol eder.

Düşük karbonhidrat  tüketimi insülin seviyesinin düşmesini sağlar, insülin seviyesinin düşmesi ise pek çok hormonu etkileyerek kilo verme, bağışıklık kuvvetlenmesi, cinsel istek artışı gibi olumlu etkiler yaratır.

TDD (Taş Devri Diyeti) yapan insanlar pirinç, mısır gibi bazı tohumların içindeki karbonhidratların kana çok hızlı karıştığını bilir, ayrıca günlük karbonhidrat alımını sınırlandırmak için tohum tüketimini de sınırlamak gerektiğini bilir.

 

TOHUMLARDA BULUNABİLEN OMEGA-6 YAĞLARI

Bunun dışında TDD yapanlar günümüzde besinlerle alınan omega-3 yağlarının omega-6 yağlarına oranının azaldığını ve pek çok tohumun (örneğin ay çekirdeğinin) içerdiği omega-6 yağları ile bu omega-3:omega-6 oranını bozucu etki yaptığını , bu nedenle de tohum tüketiminin sınırlanması gerektiğini bilir.

 

PEKİ TDD YAPAN ÇOĞU KİŞİNİN TOHUMLAR İLE İLGİLİ BİLMEDİKLERİ NELERDİR?

PROLAMİNLER ( YANİ TAHILLARDA BULUNAN PROTEİNLER )

Tahıllarda bulunan proteinler denilince akla genellikle Gluten gelir. Gluten ilerleyen yaşla birlikte sindirim enzimlerinin azalması sonucunda tam olarak aminoasitlere parçalanamazsa peptidlere dönüşür, eğer vücutta (günümüzde yapay gıdalar, antibiyotikli etler, lektinler gibi nedenlerle bozulan barsak florası ve kandida çoğalması gibi nedenlerle sıkça görülen) barsak sızıntısı durumu da mevcutsa bu peptidler vücuda sızarak bağışıklık sistemini aşırı uyarabilir ve oto immün hastalıklara yol açabilir.

Glutenli tahıllar  denilince akla ilk önce buğday, bulgur, arpa, çavdar gibi tahıllar gelir ancak  Dr. Osborne’a göre tahıllarda bulunan  proteinler yani prolaminlerin hepsi yeterince parçalanamazsa buğday proteini benzeri peptidler oluşturur,  örneğin buğdayda bulunan prolaminin adı gliadin, mısırda bulunan prolaminin ismi zien, pirinçte bulunan prolaminin ismi orzenindir. Bu nedenle TDDP özellikle ilerleyen yaşla birlikte bulgur başta olmak üzere pirinç ve mısır dahil tüm tahılları yemeyi bırakmanızı önermektedir.

TDDP Yorumu: 

İşlenmiş Süt Ürünleri ve Buğdayın Neden Bu kadar zararlı olduğunu okumak için buraya tıklayınız.

LEKTİNLER

Lektinler şeker-bağlayıcı proteinlerdir. Bitkilerde lektinler dışarıdan gelen parazitlere (bakteri, mantar, böcek) karşı doğal savunma mekanizması olarak işlev görürler. Bitki dışarıdan gelen böyle bir saldırı tehdidini algıladığında lektinler karşı saldırıya geçerek onları durdurmak için yabancının şeker molekülleriyle bağ oluşturur. Lektinleri antibiyotik, antifungal ve bir çeşit böcek ilacı gibi düşünebiliriz, lektinler bitkiler açısından iyi bir şeydir tabii ki.

Ama lektinler bizim vücudumuza girdiklerinde halen şeker moleküllerine saldırmaya programlanmışlardır. Bu sindirim sistemi için oldukça kötü bir durumdur zira sindirim sisteminin çeperleri gıdaları ayrıştırıp, sindirmeye yarayan şeker ihtiva eden hücrelerle kaplıdır. Lektinler bu hücerelere doğru hamle yaparlar ve bağışıklık sisteminiz de saldırıya karşılık verir, ve herşey böyle başlar.

Lektinler hemen hemen bütün gıdalarda bulunsalar da bazılarında tehlikeli oranda fazladırlar. Ot familyasının tamamının tohumlarında – buğday, çavdar, arpa, pirinç vs.- yüksek miktarda lektin bulunur (bitkinin soyunu sürdürmek için doğal savunma mekanizması). Ayrıcabaklagillerde, süt ve süt ürünlerinde, itüzümü (nightshade) familyasından sebzelerde (örneğin domates, biber, patates ve patlıcanda) bol miktarda lektin bulunur.

Lektinler sindirim enzimleri tarafından bozundurulamazlar ama kendileri sindirim sistemi çeper geçirgenliğini tahrip edebilirler. Tabii sindirim sistemi geçirgenliğinin halihazırda gluten ve kandida albikans tarafından yeterince tahrip edilmiş olma ihtimalini göz önünde tutalım (Sızıntılı Bağırsak Sendromu/ing.Leaky Gut Syndrome ). Böylece lektinler kan dolaşımı sistemine karışıp vücutta bağlanmak istedikleri bir organ ya da doku buluncaya dek dolaşır dururlar, örneğin tiroid, pankreas eklemlerdeki kolajen dokuları vs. Lektinin bağlandığı doku fonksiyonel bozukluk göstermeye başladığında , beyaz kan hücreleri, vücudun bir otoimmün reaksiyonu olarak lektinin bağlanmış olduğu dokunun kendisini yoketmek için saldırıya geçerler.

TDDP Yorumu: 

Böylece tohumların tek zararının gluten/gliadin gibi prolaminlerden ibaret olmadığını tohumların içerdiği lektinlerin de zararlı olduğunu öğrendik, bu konuda  daha fazla bilgilenmek için buraya tıklayınız.

 PROTEAZ DURUDURUCULAR (ENZİM DURDURUCULAR)

Proteaz durdurucular adı verilen anti-besinler  proteinleri sindirmemizi sağlayan enzimlerin etkisini ortadan kaldırır, bu enzimlerden en çok bilineni tripsindir, tripsin durdurucular soya, baklagiller, tahıllar, kuruyemişler, çekirdekler gibi tohumlarda ve  itüzümü familyası sebzelerde (domates,biber,patlıcan,patates)  bulunur. Enzim durdurucular pişirme sonucunda bozulmakla birlikte , özellikle GDO soyalarda  enzim durdurucuları bozmak için öyle yüksek sıcaklıklarda pişirmek gerekir ki, bu sıcaklıklar bitkinin proteinlerini de denature eder.

Bu konuda daha fazla bilgi için ingilizce kaynak olarak şu makaleye göz atılabilir:

http://www.westonaprice.org/health-topics/plants-bite-back/

 

FİTATLAR

Tohumlarda bulunan fitatlar adı verilen anti-besinler çinko, demir, kalsiyum, magnezyum ve benzeri elzem minerallerin emilimine engel olurlar, tohumlarda bol mineral olduğu söylenir, gerçekten de vardır fakat fitatlar nedeniyle bu mineralleri etkin bir biçimde biyo-yararlı hale getirmek mümkün değildir. Bu nedenle tohumları iyi mineral kaynakları olarak görmek mümkün değildir. Fitatlar tohumların erken filizlenmesini engelleme amacına hizmet eder, böylece tohumlar kışı atlatarak bahara kadar filizlenmeden dayanabilir, fitatlar minerallerin emilimini engellediği gibi fosforu hapsederek vücudun fosfordan yararlanma imkanını azaltır.

 

OKZALATLAR

Soya gibi tohumlarda böbrek taşlarının oluşumuna yol açan ve vücudun minerallerden yararlanmasını zorlaştıran okzalatlar vardır.

 

HİBRİT VE GDO TOHUMLAR

Günümüzde tarım ticari bir iş haline gelmiştir, hibritleme ve genetik mühendislik yoluyla bitkilere ve bitki tohumlarına maliyetleri düşürmeye ve ürünün raf  ömrünü uzatmaya yönelik nitelikler kazandırılır. Bu nitelikler kolayca tahmin edileceği gibi bir yandan ürünün raf ömrünü arttırırken diğer yandan tohumda bulunan prolaminleri, lektinleri, enzim durdurucuları, fitatları ve diğer anti-besinleri arttırarak durumu daha kötü hale getirmektedir.

 

TOHUMLARIN OLUMSUZ NİTELİKLERİNDEN YADA ANTİ-BESİNLERİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?

PROLAMİNLERİN ZARARLARINI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN:

Pişirme , mayalama gibi işlemler gliadin gibi prolaminleri azaltmaktadır, bu yöntemlerin içinde en etkili olanı ekşi maya ile mayalamadır,  ancak gliadini tamamen ortadan kaldırmak oldukça zordur, eğer bir bireyde  gliadin duyarlılığı varsa hiç gliadin yememelidir, duyarlılığın geçmesi yetişkinlerde 10 seneye kadar uzayabilmektedir, bu süreçte gliadinin zerresine dahi maruz kalınsa iyileşme süreci baştan başlamaktadır. Dr. Gedgaudas bu konuda şöyle demiştir: ‘’nasıl az  hamile kalmak diye bir şey yoksa az gluten yemek diye bir şey de yoktur!’’

LEKTİNLER VE ENZİM DURDURUCULARIN ZARARLARINI AZALTMAK İÇİN

Suda bekletme ve pişirme genellikle enzim durdurucuları ve lektinleri kırar ancak bazen soya örneğinde olduğu gibi çok yüksek sıcaklıklara çıkma sonucu tohumun içerdiği proteinler de denature olur.

FİTATLARIN ZARARLARINI AZALTMAK İÇİN

Tohum tipi besinlerin tüketimini azaltmak , kemik suyu tüketimini arttırmak  tavsiye edilir.

OKZALATLARIN ZARARLARINI AZALTMAK İÇİN

Soya gibi okzalat yönünden zengin tohumlardan  uzak durmak, balık yağı, magnezyum, B6 vitamini ve arginine amino asidi içeren besinler tüketerek okzalat yığılmasını engellemek tavsiye edilir.

TOHUMLARIN ŞİFA AMACI İLE KULLANIMI

Soyada bulunan genistein maddesinin tümörlerin etrafında damarlanmayı azaltarak tümörleri gerilettiğini anti karserojen olduğunu söyleyen çalışmalar vardır. Genistein gibi sağlığınıza faydası dokunacağını düşündüğünüz bir maddeyi almak için soya gibi bir tohumu yediğinizde, genisteinin faydalarına karşılık soyanın lektinleri ve enzim durdurucuları gibi çok olumsuz anti-besin unsurlara maruz kalırsınız, bu nedenle illa genistein almak istiyorsanız soya yemek yerine genistein ekstresi tüketmeyi daha akılcı bulabilirsiniz yada genistein  takviyesine çok para ödemek yerine maydonoz, sarımsak gibi diğer (tümörlerin etrafında damarlanmayı engelleyen) anti-karserojen besinlere yönelebilirsiniz.

Sağlık faydaları yönünden bir başka dikkat çekici tohum kabak çekirdeğidir, kabak çekirdeğinin sayısız sağlık faydası hakemli makalelerle gösterilmiştir. Kabak çekirdeğinin de lektinler ve enzim durdurucular gibi anti-besin unsurları mevcut olmakla birlikte bu unsurlar tahıllarda yada soyada olduğu kadar kötü değildir, kişi kendi sağlık durumuna ve tüketim miktarlarının küçük dozlu olmasından yola çıkarak bir fayda/zarar değerlendirmesi  yaparak sağlık faydalarından yararlanmak amacıyla bazı bitki tohumlarını tüketme kararı alabilir, diğer taraftan kabak çekirdeği tüketmek yerine soğuk sıkım kabak çekirdeği yağı  tüketmek gibi yollar da seçilebilir.

Sağlığa faydası  olan çörek otu, susam, keten tohumu, haşhaş tohumu, üzüm çekirdeği ekstresi, greyfurt çekirdeği ekstresi, anason  gibi  tohum örnekleri ve bu tohumların sağlık amaçlı kullanımı sırasında benzer yöntemler ile anti-besin unsurların dışlanması  örnekleri çoğaltılabilir.

Sağlık faydaları olan tohumların anti-besin unsurlarının ortadan kaldırılmasının iyi yöntemlerinden bir diğeri de ekolojik olarak  yetiştirilmiş tohumların soğuk olarak sıkılması sonucu elde edilen yağların soğuk olarak tüketilmesidir. Bu yağların  içerdikleri anti-viral, anti-fungal ve anti-bakteriyel yağ asitleri ve içerdikleri diğer yararlı maddeler pek çok rahatsızlığa karşı alternatif tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Çokça bilinen ve hem sağlığı koruma hem de tedavi amacıyla kullanılabilen hindistan cevizi yağı, zeytin yağı gibi meyve yağlarına, balık yağı gibi hayvansal yağlara ve  kekik yağı gibi baharat yağlarına ek olarak çörek otu yağı, kabak çekirdeği yağı, susam yağı, haşhaş tohumu yağı gibi sağlığa faydalı olduğu hakemli makaleler ile gösterilmiş tohum yağı örnekleri mevcuttur.

 

KISACA TOPARLARSAK

  • Öncelikle bir eliminasyon-provokasyon diyeti yaparak bireysel gıda duyarlılıklarınızı ortaya çıkartın!
  • Tahılları diyetinizin tamamen dışına atın.
  • Soyayı diyetinizin tamamen dışına atın.
  • Taze fasulye hariç baklagilleri çok sınırlı tüketin!
  • Yani mercimek, kuru fasulye, yer fıstığı gibi baklagilleri duyarlılığınız olmasa bile çok nadiren ve suda bekleterek tüketin!
  • Eğer duyarlılığınız yoksa sınırlı miktarda karabuğday pilavı ve unundan yapılma besinleri tüketebilirsiniz!
  • ( Karabuğday ismi sizi yanıltmasın karabuğday buğday yada tahıl değildir, aslında bir meyve çekirdeğidir! )
  • Diğer kuruyemişleri ve meyve çekirdeklerini lektinlerini kırmak için suda bekletip düşük sıcaklıkta fırınlayarak tüketin!
  • Diğer kuruyemişleri ve meyve çekirdeklerini çok sınırlı miktarda yani günde bir avuçu geçmeyecek miktarda tüketin!

TDDP Yorumu:   Eliminasyon-Provokasyon Diyeti hakkında fikir sahibi olmak için buraya tıklayınız.

Paleo kalın!

By |2019-01-11T22:36:19+00:00Kasım 21st, 2015|Paleo Diyeti Diğer|

One Comment

  1. zalp Ocak 16, 2016 at 2:46 pm

    Çok harika yazılar..

Comments are closed.