Palmiye Yağı değil Endüstriyel İşlemden Geçirme Kötüdür!

//Palmiye Yağı değil Endüstriyel İşlemden Geçirme Kötüdür!

Palmiye Yağı değil Endüstriyel İşlemden Geçirme Kötüdür!

Şu sıralar ana medyada ve sosyal medyada palmiye yağını kötüleyen haberler yer almaktadır.  Bu karalama kampanyaları daha önce sırası ile tereyağ, yumurta, hindistan cevizi yağı ve organik gıdalar için de yapılmıştı.

Ülkemizde yetişmediği için ve ülkemiz (şimdilik) zeytinyağı zengini olduğu için pek sözünü etmiyoruz ama palmiye yağı TDD açısından bakıldığında sağlıklı yağlardandır. Palmiye yağının %50’si doymuş, %39’u tekli doymamış yağ asitlerinden  oluşması nedeniyle yüksek sıcaklıklara dayanıklı bir yağdır.  Palmiye yağı tüketiminde sağlığa zararından ziyade etik bir sıkıntı vardır, bazı ülkeler yağmur ormanlarını keserek yerine palmiye ağacı dikmekte ve orangutan gibi bazı hayvanların yaşam alanını yok etmektedir. Buna karşılık batı Afrika kırmızı palmiye yağı gibi ekolojik ve etik olarak üretilmiş olan palmiye yağları da mevcuttur.  Her gıda da olduğu gibi kaynağını sorguladığınız, ekolojik yöntemlerle kimyasalsız ve ilaçsız yetiştirildiğini bildiğiniz, etik yöntemlerle doğaya ve insana saygılı olarak yetiştirildiğini ve işlendiğini bildiğiniz sürece palmiye yağı zararlı değildir tam tersine şifa kaynağıdır.

Peki o halde palmiye yağının kanserojen olduğu efsanesi nereden çıkmaktadır?

Palmiye yağı en sağlıklı bitkisel yağlardan olmakla birlikte aynı zamanda en ucuz bitkisel yağdır, bu nedenle hazır gıda endüstrisinin en çok kullandığı yağlardan birisidir. Hazır gıda endüstrisi palmiye yağını deodorizasyon,ağartma, margarinleştirme gibi ısıl  işlemlerden geçirebilmekte ve bu sırada 200 C üzeri sıcaklıklara çıkılması söz konusu olursa yağın yapısı denatüre olarak transyağlar gibi kanserojen kimyasallar oluşabilmektedir, görüldüğü üzere kanserojen olan palmiye yağı değil yağın aşırı ısıtılması (yakılması)  sonucunda oluşan kimyasallardır. En sağlıklı yağlardan olduğunu bildiğimiz zeytinyağı gibi yağlar dahi aşırı ısıtıldığında yanarak kanserojen olan kimyasallar oluşabilir. En sağlıklı yağ olarak takdim edilen ayçiçek yağı çok daha düşük sıcaklıklarda denature olarak kanserojen hale gelmektedir. Yani palmiye yağı günah keçisi yapılarak hazır gıdalardan çıkartılıp yerine ayçiçek yağı gibi bir alternatif kullanılacak olursa muhtemelen hazır gıdaların içinde bulunan kanserojen kimyasalların miktarında düşüş değil artış olacaktır.

Yağların yüksek sıcaklığa dayanımı, dumanlanma noktası, doymuş yağ asitleri, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri, omega-3,omega-6,omega-9 yağları gibi konularda bilgilenmek ve kafa karışıklığından kurtulmak için oldukça iyi bir makaleyi bu vesile ile dikkatinize sunuyoruz:  http://www.tddp.org/yaglar-dumanlanma-noktalari-kullanim-yerleri/

Dünya Sağlık Örgütü gibi ana akım otoriteler palmiye yağından elde edilen  palmitik asidi kalp damar sağlığı açısından olumsuz değerlendirmektedir. Aynı şeyi tereyağ ve yumurta için de yapmışlardı, itibarları geri iade edildi, palmitik asidin de itibarının iade edileceğini düşünüyoruz. Ana akım sağlık otoriteleri tohum/tarım kimyasalı üreticisi lobinin ve ilaç lobisinin manuplasyonu altındadır, bazı iddialarının yeterince ikna edici bilimsel kanıtı yoktur, bu iddialar daha ziyade zırvalama propaganda karışımıdır, biz TDD yapanlar bunu yıllardır biliyoruz. Palmitik asit adı üstünde palmiye yağında ve iç yağında bulunur, dünya sağlık örgütüne göre her iki yağ da zararlıdır. Prof. Dr. Ahmet Aydın ise iç yağını sağlıklı yağlar arasında değerlendirmiştir. Biz insanlar da aşırı karbonhidrat tükettiğimizde yediğimiz fazla karbonhidratlar palmitik aside dönüştürülerek iç yağı olarak depolanır. ( dikkat!!! buradaki neden sonuç ilişkisini görmeye gayret edin! Göbekli insanların göbeğinde iç yağı yani palmitik asit deposu vardır ama göbeklenmenin nedeni palmitik asit değil aşırı karbonhidrat tüketimidir!) Muhtemelen Dünya sağlık örgütü buradaki neden sonuç ilişkisini ters yüz ederek zırvalamaktadır. Hatırlarsanız önceki yıllarda çok sağlıklı bir yağ olan hindistan cevizi yağının damarları tıkadığı ile ilgili haberler çıkıyordu. Şimdi benzer karalama palmiye yağı için yapılmaktadır.

Uzun yıllar boyunca düşük karbonhidrat yüksek yağ (DKYY) diyetleri anaakım sağlık otoriteleri tarafından günah keçisi yapıldı , kalp ve damar hastalıklarının baş sorumlusu ilan edildi. Buna karşılık yansız (yani tohum ve tarım ilacı üreticisi şirketlerin yönlendirmediği ve dolaylı yada dolaysız olarak etki altında bırakmadığı ) araştırmalar bu çeşit diyetlerin faydalarını ortaya koymaya başladı ve geçen yıllarda  ilk defa bir devlet (İsveç) resmi otoritesi bu çeşit diyetin yararlarını resmen kabul etti. Bkz: http://www.sott.net/article/268279-Its-official-Time-to-drop-hazardous-low-fat-guidelines

Dr. Wolfgang Lutz gibi doktorların otuz yılı aşkın klinik deneyimleri Düşük Karbonhidrat ve DKYY diyetlerinin tip II diyabetten, Crohns hastalığına varana kadar pek çok hastalığa iyileştirici yönde etki ettiğini yıllar önce ortaya koymuştu: (bkz.  http://de.wikipedia.org/wiki/Lutz-Di%C3%A4t )

Düşük Karbonhidrat ve DKYY diyetlerin sözkonusu sağlık faydalarının bazılarını aşağıda yeralan altı grafik oldukça çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır, lütfen gözatınız:  http://authoritynutrition.com/6-graphs-the-war-on-fat-was-a-mistake/

 

Peki o halde kolestrol ve doymuş hayvansal yağların zararlı olduğu efsanesi nereden çıktı?

Bu sorunun cevabı oldukça uzundur, dilerseniz bu başka bir yazının konusu olsun ama şu kadarını söylemekle yetinelim, bu efsanenin çıkmasının altında bazı tarım ve gıda lobilerinin kötü niyetli manuplasyonlarını aramanın yanısıra bir gerçek payı da vardır, bunu Prof.Dr.Kenan Demirkol hocamızın Vatan gazetesinde  Mine Şenocaklı ile yaptığı röportajdan  bir alıntı yaparak açıklayalım:

Tereyağ en değerli yağ, hatta zeytinyağından bile değerli. Tabii sütünden tereyağ yapılan hayvan merada otla besleniyorsa… En zehirli yağ, eğer o hayvan endüstriyel olarak hiç gün ışığı, ot ve yeşillik görmeden besleniyorsa… Günümüzde yaygın olarak uygulandığı gibi. Maalesef bugün marketlerden sağlıklı bir terayağ satın almak mümkün değil”

Doymuş yağ tedariği konusunda  Prof.Dr.Kenan Demirkol’un yukarıda altını çizdiği ”yağın ekolojik yöntemlerle yetiştirilmiş otlak hayvanlarından elde edilmesi” hususuna dikkat ettiğimiz sürece  Kolestrol ve doymuş yağları  tüketmenin zararlı olmadığını  gösteren bizim bulabildiğimiz bazı çalışmalar aşağıda yeralmaktadır :

  • Maria Linder’in Nutritional Biochemistry and Metabolism kitabından bir alıntı beslenme yoluyla alınan yağların kandaki trigliserid seviyelerinin yükselmesinden sorumlu olmadığını gösteriyor:

”The major portion of diatery fat (which has entered the lymphatic system) slowly enters into the bloodstream (as chylomicrons) through the throacic duct, thus preventing large scale changes in the lipid content of peripheral blood”

  • Dr. Nora Gedgaudas’ın Primal Body Primal Mind kitabından bir alıntı da kandaki trigliseridlerin yükselmesinden yağlardan ziyade aşırı karbonhidrat tüketiminin sorumlu olduğunu gösteriyor:

”Excess carbonhydrates in the diet are readily converted to triglycerides and enter the bloodstream soon after a meal. When I see a blood chemistry report with elevated triglycerides, I know I am looking at the profile of a carbovore”

  • 347,747 adet denek üzerinde yapılan bir başka çalışma doymuş yağların koroner kalp hastalığına ve kardiovasküler hastalığına yol açmadığını gösteriyor, kaynak: ”Meta-analysis of Prospective Cohort Studies Evaluating the Association of Saturated Fat with Cardiovascular Disase” Siri Torino, The American Journal of Clinical Nutrition, January 2010
  • Framingham Heart Study 30 yıllık data 35-64 yaş arası kolestrol 205-234 mg/dl olan insanlarla 235-265 mg/dl olan insanları kıyasladığında erkek kadın toplam bin kişideki ölüm sayıları 18 e 18 yani eşit!
  • Aslında asıl amacı muhtemelen kolestrolü günah keçisi yapmak olan fakat 1994 yılındaki genişletilmiş çalışmada karbonhidrat tüketimini de gözönünde bulunduran ”seven countries” çalışmasına göre kolestrol ile  tüm hastalıklar (dikkat sadece kalp hastalıkları değil!) arasındaki korelasyon 0.12 dir! yani ilişki yoktur!

Paleo kalın!

Derleyen : TDDP

Bu belge: http://www.tddp.org/palmiye_yagi

By |2019-01-11T22:36:09+00:00Ocak 15th, 2017|Paleo Diyeti|